English version is here : Rcmart Blog
RC driftin geçmişine bakarsak en heyecanlı bölümün son 4-5 yıl olduğunu söyleyebilirim. Markalar arasında kıyasıya rekabetin olduğu bu yıllarda MST RMX 2.0S , Yokomo YD2 , 3Racing Sakura D4 , D-like DL500 , Overdose Vacula ve R31 House GRK gibi birbirinde güzel şasiler ile karşılaştık. Bu rakebet içinde gelişen şasiler kullanıcılara inanılmaz keyifli deneyimler sundu ve sunmaya devam ediyor. Vacula ile arka motorlu RWD drift şasileri beğeni kazanmış olmasına rağmen asıl rekabet Sakura D4 ile başladı diyebilirim. MST ve Yokomo’nun da rekabete katılmasıyla işler daha da kızışmaya başladı. Fakat konu ağırlık transferine geldiğinde D-like markasının daha ön planda olduğunu gördük. Kullanıcıya daha gerçekçi bir sürüş hissi sunan bu tasarım oldukça iyi olsa da marka, kendini yeteri kadar ön plana çıkarmadı. 2019 yılına geldiğimizde ise RC dünyasına geri dönüş yapan Xpress , tasarladığı drift şasisine sadece en iyi özellikleri ekleyerek karşımıza çıkmaya başladı. İşte karşınızda , ayarlanabilir ağırlık merkezli , ağırlık transferi ile drift yapmaya uygun motor ve elektronik yerleşimli , tamamen karbon ve alüminyum parçalarla donatılmış , IFS süspansiyon sistemli Xpress GripXero D1.
Tasarım
Tasarım detaylarında değineceğim bir sürü konu var. GripXero D1 , arka motorlu tasarımı ile karşımıza çıkıyor. Ayarlanabilir motor yuvası bize düşük , orta ve yüksek tutunmalı zeminler için üç adet ayar imkanı sunuyor. Bu ayar, çok büyük bir farklılık sağlamasa da hassas denge ayarları için kullanışlı olduğunu söyleyebilirim. Motordan gelen güç, önce dişli sistemine ardından kısa bir kayış ile arka diferansiyele iletiliyor. Bu hibrit tasarım, kayış aktarmanın çıkardığı o sesi , dişli aktarmanın gaz tepkisi ile birleştirmiş. Fakat yine de şaft ya da dişli aktarma kadar hızlı tepki verdiğini söyleyemeyeceğim. Arka diferansiyel, Xpress XM1 ve XQ1’den alışık olduğumuz hatta Xray T4 modellerine uyumlu olan bir diferansiyel. Bu diferansiyelin içine isterseniz yağ koyabilir , isterseniz kutudan çıkan plastik bir parça sayesinde tamamen kilitleyebilirsiniz.
Diğer markaların çoğunda plastik ya da alüminyum tercih edilen alt kolların GripXero D1’de karbon olduğunu görmekteyiz. Çok daha hafif olan bu alt kollar sayesinde düşük ve orta tutunmalı pistlerde daha iyi bir yol tutuşu ve direksiyon hissi sağlanmış. Eminim ki bu alt kolların kırılgan olabileceğinden endişelenenler olacaktır. Test sürüşüm boyunca pek çok defa yan darbe alan kollarda kırım yaşamadım. Fakat siz yine sert kazalardan kaçınmaya çalışın. Açıkçası ilk defa böyle bir tasarım ile karşılaştığım için her darbede “işte şimdi kırılacak” dedim içimden.
Şasinin üst bölümünde dikey üst şasi tercih edilmiş. Bu tasarım sayesinde dönüşlerde şasi esnekleği sağlanırken gaz ve fren sırasında daha sert olması sağlanmış. Üst şasiye yerleştirilen ESC ve gyro yuvası ise öne ve arkaya kaydırılarak ayarlanabilmekte. Bu aracın en önemli noktalarından biri de bence bu. Ağırlık transferi ile drift yapılmak istendiğinde ağırlığın aracın üst bölümünde olması gerekir. Bu sayede kontra verildiğinde o ağırlık daha iyi hissedilebilir. Özellikle virajdan viraja atlarken bu özellik daha iyi görülebiliyor. GripXero D1’de bunu hissetmek oldukça eğlenceli. Öne ve arkaya hareket edebilen ESC/gyro ikilisi ise bize ağırlık dengesini kolaylıkla değiştirebilme imkanı sağlıyor. Genellikle rc drift araçlarında 60/40 oranı tercih edilir. Bu denge değiştirilmek istendiğinde ise ekstra ağırlıklar eklemek ya da elektroniklerin yerini değiştirmek gerekir. Bu araçta ise pirinçten yapılmış ve oldukça ağır olan gyro yuvasının konumunu değiştirmek dengede büyük bir değişim sağlıyor. (Not: Gyro konumunu öne/arkaya hareket ettirmek aynı zamanda gyro tepkisinide değiştirmektedir. Arkaya doğru yerleştirilen gyro daha sert tepkiler verirken öne yakın olarak yerleştirildiğinde tepkiler biraz daha yumuşar.)
Kamber linklerine bakacak olursak standartların dışında bir tasarım ile karşılaşıyoruz. İki adet kamber linkine sahip olan bu tasarımda, kamber ve kaster bir arada ayarlanıyor. Bize çok daha hassas bir ayar imkanı sağlasa da sadece kamber değiştirilmek istendiğinde kaster de bozulabildiği için ayar yapmayı biraz zorlaştırıyor. Bu tasarıma sahip bir araçta kumpas ve setup istasyonu en büyük yardımcınız olacaktır. Eğer bu ekipmanları doğru bir şekilde kullanabilirseniz ve uzun süre ayar yapacak kadar sabrınız varsa o zaman pek çok şaside bulamayacağınız kadar hassas ayarlarla sahip olabilirsiniz. Aracın steering sistemi ise ön bölümün geri kalanı ile uyumlu ve düzgün bir şekilde çalışıyor. Fakat zamanla rod endlerde oluşan boşluk sistemin stabilitesini bozabilmekte. Steering sisteminin ortası için daha sıkı bir sistem düşünülebilir.
Rc drift arabalarında kullanılan 3 tip ön süspansiyon sistemi vardır. Bunlardan en yaygın olanı standart tip süspansiyonlardır. Her arabada yeterli performans gösterebildiği için oldukça popülerdir. İkinci tip; mono süspansiyondur. Şahsen aracın yön hissiyatını bozduğu için pek sevmediğim bir süspansiyon tipidir. Xpress, GripXero’da IFS süspansiyon sistemini kullanmış. Bu sayede ön ve arka arasındaki ağırlık transferini kolaylaştırmış. Ağırlık merkezinin değiştiğini hissetmek bu sayede daha kolay bir hale gelmiş. Kutu içinden çıkan 450cst yağ , bu süspansiyonlar için biraz sert olmuş. Eğer bu aracı satın almayı düşünürseniz sepete 100cst yağ eklemenizi tavsiye edebilirim.
Şasinin arka bölümüne bakacak olursak oldukça yoğun bir bölümle karşı karşıya kalıyoruz. Motor, mümkün olduğunca süspansiyon kulesine yakın tasarlandığı için bu bölümdeki parçalara erişim biraz daha zor. Active rear toe (aktif arka toe) ya da on-power control sistemi adı verilen Toe ayar sistemi tercih edilmiş. Bu sistem sayesinde sürüş sırasında arka toe açısı değişerek farklı bir sürüş karakteri sunuyor. Ani gaz tepkilerinde şasinin arkası, oluşan güçle birlikte aşağıya doğru biraz bastırılır. Bu noktada “aktif arka toe” sistemi devreye girerek arka lastiklere içeri doğru biraz toe açısı verir. Böylece yol tutuşu artar ve güç gerektiren uzun C virajları daha akıcı bir şekilde dönmenize yardımcı olur. Bu hareket sırasında ne kadarlık değişim olacağı ise kolun ucuna eklenen pullar ile ayarlanabilir.
Tasarım Notları:
- Pil yuvası hem shorty hem de standart Li-Po bataryalar için kolayca ayarlanabilir.
- Pil yuvası istenirse öne ya da arkaya hareket ettirilerek ağırlık dengesi değiştirilebilir.
- Yüksek dönüş açılarında steering sisteminin kilitlenmemesi için knucklelara karbon parçalar eklenmiş.
Malzeme Kalitesi
Şunu söylemem gerekiyor ki bir şasinin çok iyi olması için illa alüminyum ve karbon olmasına gerek yoktur. Şasiyi asıl iyi yapan tasarım detaylarıdır. Eğer her şey malzeme kalitesi olsaydı MST RMX 2.0s ve Yokomo YD2’nin bu kadar başarılı olması beklenemezdi. Fakat konu Xpress GripXero D1’de kullanılan malzemeler olduğunda yüzümde hafif bir tebessüm oluşuyor. Eğer “benim alacağım araç tamamen alüminyum / karbon olacak” diyenlerdenseniz doğru yerdesiniz. Çünkü bu araçta sadece pil yuvası , diferansiyel ve rod kafaları plastik. yazının başında da bahsettiğim gibi alt kolların karbon olması beni biraz korkutmuştu ama hem alt kollarda hem de aracın geri kalanında kullanılan karbon plakalar oldukça sağlam. Alüminyum parçalar ise tam olarak olması gerektiği gibi. Kalitesiz modellerde olduğu gibi vida yuvalarında bozukluk ya da keskin köşelere sahip değil. Elinize aldığınızda fiyatından çok daha kaliteli bir his uyandırdığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Performans
Sürüş hissiyatını yazarak anlatmak hep zor olmuştur. Videolara bakıldığında her şasi birbirine çok benzeyen bir gidişe sahip olsa da kumandayı elinize aldığınızda işler biraz daha değişebilmekte. Bu aracı test ederken büyük bir şans eseri Yokomo YD2 , MST RMX 2.0s ve FMX ile yan yana sürüş yapma fırsatı buldum. YD2 ve RMX, stabilitesi ve rahat sürülebilmesi ile GripXero ile çok benzer tarzdalar. Fakat GripXero’yu farklı kılan nokta virajdan viraja atlarken kendini göstermeye başlıyor. Kontra vererek drifte başlandığında ağırlık transferi devreye giriyor ve o istediğimiz gerçekçilik hissiyatını size vermeye başlıyor. Uzun bir C virajı tam gaz dönerken ters viraj için kontra verdiğinizde kendini rahat bir şekilde diğer tarafa savuran şasi, çizgisini ve hızını kaybetmeden drifte devam edebiliyor. Aynı sürüşü diğer şasilerde yaptığınızda daha sert bir tepki alırken GripXero da bu olay çok doğal bir şekilde gerçekleşiyor. Tabi bu gerçekçiliğin bir bedelli var. Eğer aşırı kontra verirseniz aynı gerçekteki gibi kendinizi pist dışında da bulabilirsiniz. İşte, pilota bu hissi yaşatması nedeni ile yeni başlayan birini korkutabileceği gibi drift tutkunu birinin de mutluluktan havalara uçmasına neden olabilir.
Sonuç
Sonuç olarak Xpress GripXero D1, rakipleri göre daha uygun fiyatlı olması , tamamen alüminyum/karbon parçalardan üretilmiş olması ve sunduğu keyifli sürüş hissiyatı ile favori drift şasilerimden biri oldu. Hatta çok beğendiğim RMX 2.0S ‘in yerini aldı diyebilirim. Eğer iyi bir drift şasisi almayı düşünüyorsanız Xpress’e de bir şans vermenin zamanı geldi.
- Tasarım 9
- Malzeme Kalitesi 8.5
- Performans 9.5
Arcın üntüne taktıgın modeleri ismini söylermisin gyro arkadındaki bir parca var onun ismini söylersen sevinirim
ESC: Hobbywing Xerun V3.1
Motor: Muchmore Fleta ZX V1 13.5T
Gyro: Yeahracing Hackslider
Servo: Fotoğraftaki Turnigy 1250TG – Şu an takılı olan Sanwa PGS-CL